İç Mimar Can Aşar, deprem gerçeğiyle yaşayan Türkiye ve KKTC’de, ev dekorasyonunun yalnızca estetik bir unsur olarak görülmesinin büyük bir yanılgı olduğunu vurguladı. Aşar, deprem anında yaşam alanlarının iç mimari tasarımlarının hayati önem taşıdığına dikkat çekerek, görünmez risklerin fark edilmesi gerektiğini belirtti.
Aşar’ın kaleme aldığı bilgilendirici yazı şöyle:
“Evinizdeki Dekorasyon Sadece Estetik mi, Yoksa Görünmez Bir Risk Kaynağı mı?
Türkiye ve KKTC olarak bizler, ‘deprem gerçeği’ ile yaşamayı öğrenmiş bir toplumuz. Ancak bu gerçeği genellikle binaların dışına, yani betonun ve demirin sorumluluğuna hapsediyoruz. Oysa can güvenliğimizin en kritik halkası, duvarların ardında, kendi yaşam alanlarımızda gizli. Bir iç mimar olarak, bizim sorumluluğumuz sadece duvarları renklendirmek ya da ışıklandırmayı ayarlamak değildir. Asıl görevimiz, bir felaket anında en güvenli sığınak olması gereken evlerimizde, görünmez riskleri görünür kılmaktır. Bu yazıda, iç mimari kararlarımızın deprem anındaki hayatta kalma şansımızı nasıl artırdığını veya azalttığını, çarpıcı bir farkındalık manifestosuyla inceliyoruz.
Görünmez Risk: Panik Anında Yolumuzu Kaybetmek
Deprem anında yaralanma riski devrilen eşyalardan kaynaklanırken, asıl hayati tehdit, panik ve kaostur. Bilinç bulanıklığı, karanlık veya toz bulutu nedeniyle insanlar saniyeler içinde kaçış rotalarını kaybedebilir. İşte bir iç mimarın görünmez rehberlik rolü burada başlar: Bizler, mekanları tasarlarken sadece estetiği değil, aynı zamanda ‘kriz anı sezgisel akışını’ planlarız. Bu, koridorlara keskin ve kafa karıştırıcı objeler koymamak, ana kapıya giden yolu tıkayacak ağır mobilyalardan kaçınmak demektir. Evinizdeki her mobilya, her köşe, bilinçaltınıza bir an önce dışarı çıkmanız için sessizce rehberlik etmelidir.

Hayati Kodlar: Görünmez Işık ve Acil Çıkış Rotası
Ancak panik anında yol göstermek için sadece mobilya yerleşimi yeterli değildir; depremde elektriklerin kesilmesi an meselesidir. Bu durumda, evinizin en güvenli çıkış rotası birden bire bir labirente dönüşebilir. Peki, bir iç mimar buna nasıl hazırlanır? Bizler aydınlatma planlamasında Acil Çıkış Kodlarını uygularız. Örneğin, yere yakın yerleştirilmiş, elektrik kesilse dahi saatlerce ışık yayan fosforlu şeritler veya düşük voltajlı LED zemin aydınlatmaları kullanmak gibi çözümler sunarız. Bu hayati aydınlatma kodları, gözün doğal olarak algılayacağı düşük seviyeli bir ışıkla, kapıya giden rotayı saniyeler içinde belirler. Bu, sadece bir lamba seçimi değil, en büyük tehlike anında size yol gösteren bir tasarım felsefesidir.

Esnek Çözüm: Sabitlemenin Ötesinde Akıllı Mekanizmalar
Dahası, mekan güvenliğimizin temeli olan sabitleme, maalesef konunun sadece başlangıcıdır. Elbette ağır dolapların duvara sabitlenmesi hayati bir zorunluluktur, fakat biz ilerici iç mimarlar, sabitlemenin ötesine geçeriz. Bunun yerine, mutfak dolaplarında sarsıntıya duyarlı deprem kilitleri kullanırız; yani dolap kapağının sarsıntı anında otomatik olarak kilitlenmesini sağlarız. Ya da ağır cam kapaklı vitrinler yerine, hafif, darbeyi emebilen akrilik veya özel kırılmaz film kaplı cam panelleri tercih ederiz. Bu tür akıllı mekanizmalar ve malzeme seçimleri, eşyanın devrilmesini engellemekle kalmaz, içindeki keskin malzemelerin etrafa dağılmasını da önleyerek çok katmanlı bir güvenlik sağlar.

Tüm bu nedenlerle, depremle yaşamayı, sadece binalarımızı sağlamlaştırarak değil, iç mekanlarımızı riskten arındırarak öğrenebiliriz. Unutmayalım ki, bir felaket anında bir iç mimarın en büyük başarısı, tasarladığı alanın estetiği değil, içinde yaşayanların hayatta kalmasına sağladığı katkıdır. Şimdi düşünün: Evinizin koridoru, panik anında size rehberlik ediyor mu, yoksa kafa mı karıştırıyor? Bir uzmandan destek alarak, evinizin yaşam alanını, güvenli sığınağa dönüştürme sorumluluğunu üstlenin.”
İç Mimar Can Aşar