SON DAKİKA

Kanal 7 Haber

Ünlü Yazar Eluca Atalı, Soykırımın 102. Yıl dönümü İle ilgili Açıklama

Ünlü Yazar Eluca Atalı, Soykırımın 102. Yıl dönümü İle ilgili Açıklama
Bu haber 31 Mart 2020 - 0:30 'de eklendi. 127.050 kez görüntülendi.

ABDULLAH YİĞİT- AZERBAYCAN -Özel Haber
Azerbaycanlı Ünlü Yazar Eluca Atalı, Kanal7haber  Haber Müdürü Gazeteci Abdullah Yiğit `e Soykırımın 102. Yıl dönümü İle ilgili Açıklamalarda Bulundu.

Yazar Atalı, Soykırımın 102. Yıl dönümü, Vatan tarla gibidir, her an ayrık otlarından temizlenmesi gerek!
-Bu yıl 31 Martta, Azerbaycanlılar soykırımı gününün yüzüncü yılı oluyor. Bu konuda ne diyeceksiniz?

– Bu konuda diyecek çok şey var çünkü 1918 yılının mart katliamına kadar dizi dizi soykırımlar yapıldı bize. 1905-1907 yıllarında Bakü, Karabağ, Tiflis, Batı Azerbaycan vs katliamları. Neden diyecek çok şey var ifadesini kullandım? Çünkü soykırım, 102 yılını geçirdiğimiz mart katliamı ile bitmedi sonraki yıllarda da devam edip, 1992 yılı 26 Şubat Hocalı faciası ile doruk noktasına ulaştı. Garip olan, biz daima Ermenilerin bize karşı yaptığı vahşiliği vurguluyoruz. Bir avuç Ermeni’nin, on milyonlarca sayısı olan Azerbaycan Türklerini hangi yollarla katlettiğini geniş kitlelere açıklamıyoruz. 1905-1907 yıllarının olaylarına gidelim, tek kelime ile Cafer Cabbarlı’nın ‘’1905. Yılda’’ dramında gösterdiği gibi : ‘’atan Kazaklardır’’. O zaman Rus ordusunda Kazak askerleri vardı ki, bunlar da Ermenilerin dayanağıydılar, esasen Bakü katliamında da onlardan istifade edildi. 1918. Yıl katliamında sadece 12 binden başka Bakü’de, üst üste bütün Azerbaycan üzerinde 50 bin, Karabağ, Batı Azerbaycan, Tebriz, Koy, Salmas, Si,lduz, Urmu, Salyan, Lenkeren, Kuba, Göyçay, Şamakı, Şeki, Gence, Kazak, Nahçıvan’da vs. Türk katledilmiş. Bu da Taşnak-Komünist gruplaşması arasında gerçekleşir. Komünistlerin başında Lalayan ve Stepan Şaumyan dururdu. Aynı zamanda, 1992 yılında Hocalı soykırımı da, Rusya’nın Hankendi’nde yaşayan 366 motorlu tümen vasıtasıyla hayata geçirildi.

1918 yılı soykırımı Türklere nefretten dolayı olmamıştı, (Ama Ermeni’de, sevgi aramak düşüncemiz yoktur!) bunun altında, daha köklü bir mesele vardır. Ermeniler, Türkiye’den Anadolu’yu, Azerbaycan’dan Batı Azerbaycan’ı, Nahçıvan’ı 1828 yılı planının devamı olarak Karabağ’ı, Bakü’yü almalıydılar. Ama

Birinci Dünya Savaşında Türkiye’nin zaferi, Ermenileri, Türkiye’den çekilmeye mecbur bıraktı. O zaman, bütün güçleriyle Azerbaycan’a yöneldiler. Bakü’ye sahip olmak istediklerinde İngiltere ve Almanya’da sahiplik iddiasında bulundular. Taşnak-Komünist birliği vardı fakat bu ikili ittifak, Alman ve İngiliz güçlerinin, Bakü’ye sahip çıkmak isteyeceklerini düşünmüyorlardı. Ermeni-Rus planı 1907 yılında Sank-Peterburg’da yapılmış, gizli ‘’Bakü’’ oturumunda başlamıştı, onu hallediyorlardı. Bakü’den, Tatarlar (O dönemde Türklere verilen isim) çıkarılıp, gayri-Tatar milletler yerleştirilmeliydi. 1918 yılında, Azerbaycan’ın parçalanıp komşu devletlere hediye verilmesi olayıdır aslında. Ordusuz, yeni kurulmuş devletin topraklarını bölüştürmek!!! Azerbaycanlılar, bugün günde beş kez Arapça namaz kılmaktansa, günde bin defa Türk-İslam ordusuna dua etmelidir. Bizim kıblemiz Çanakkale’dir, Azerbaycan’ın varlığını oraya borçluyuz.

Soykırımın tarihi ile birlikte, elbette ortak tarih de önemlidir. Bunun yanında Ermeni kimliği, mahiyeti, özellikleri, iğrençlikleri öğrenilip, öğretilse daha güzel sonuç verir. Sadece tarihi olguları öğrenip, yıldönümünden yıldönümüne hatırlanmazdı. Ermeni kimliğini, tarihçiler iyi bilseler de, geniş kitlelere gerektiği gibi anlatılmıyor. Sovyet döneminden bildiğimiz gibi, bu gibi mevzulara izin verilmiyordu, ‘’Halkların kardeşliği’’ lazımdı, on beş cumhuriyeti zincirleyip, Rus İmparatorluğu’na- büyük kardeşe esir etmek için. Sovyetler dağıldıktan sonra, Karabağ savaşı başladı, işgal altında olmamızdan güç aldılar. Burada da yine Karabağ’ı, Ermeniler işgal etti dememeliyiz, Rus alıp Ermeni’ye verecekti, Kafkaslarda hükümdarlığını sürdürebilmek için. Böyle olursa Ermenileri çok yönlü öğrenebiliriz.

‘’Ermeni kimdir?’’ sorusuna, Asif Ata’nın düşüncesi ile cevap vereceğim.

1. Sermayeci

2. Menfaatçi, faydacı

3. Hain

4. Acımasız

Bu özelliklerin her birini saatlerce inceleyebiliriz, elbette fantezi değil tarihte yaşanmış sayısız olaylardan faydalanarak. Ermeni’nin kimliğini bilmeden, onun neden soykırım yaptığını aydınlatamayız.

– 31 Mart Azerbaycanlıların soykırım gününün, dünyaya duyurulması için sizce hangi adımlar atılmalıdır?

Öncelikle şunu söyleyeyim, biz Ermeni değiliz, gidip Brüssel’de veya BMT’nin binasının önünde ağlasak da Avrupa gelip gözyaşımızı silmez.

Aslında, Avrupa’ya ulaştığı için sözde ‘’Ermeni soykırımı’’nı yarattı. 1918 yılında Ermenistan’ın ilk Başbakanı olan Yohannes Kaçaznu’nin, 1923 yılında Taşnak Kongresi raporunda olan nutuğundan bir örnek vereceğim, ‘’1915 yılında, biz, Türlere savaş açtık. Denizden denize Ermenistan hayali ile ayaklandık, olayların sebebi biziz.’’ Bu raporda o, kendi milletinin ettiği dokuz esas günahı işaret ediyor, onlardan yalnızca birkaçını sayacağım, ‘’Birincisi, kendimizden başkasında suç aramayalım. İkincisi, övünülecek bir şey yapmadık. Üçüncüsü, terör olaylarımız harbin siyasi oyununu kazanmaya yöneldi. Dördüncüsü, kayıtsız şartsız Rusya’ya bağlandık…’’

Bu ve bunun gibi olguları batı iyi bilir lakin bugün, dünya idarecileri Ermeni havasını oynadıklarından hem de Türk’ü ezmek için Ermeni faktöründen istifade ettiklerinden bu gün onlara Ermenicilik fayda sağlar elbette insanlığa ziyandır. Menfaat olan yerde yarın anlayışı ayak altına alınır, üzgünüm… Bu yüzden, dünyanın bize karşı kulağı sağır, gözü kördür. Fakat biz haklı davamızı sürdürmeliyiz, bana kalsa tarihi olaylar gerçek formlarıyla tarihi roman ve filmlerde canlandırılmalıdır, eğer geniş kitlelere ulaşmaktan söz ediyorsak… Bu konuda çok geciktik ama yapmalıyız. Yeri gelmişken, Hocalı’nın yıldönümünde tebligata ayırılan paralarla, imkanı olan ailelerin çocukları Avrupa’ya gönderilip konferans veriyorlar, bu seferin onların içinden geldiği samimiyetine inanmıyorum. Gerçekten Azerbaycan’ı seviyorlarsa, turistik gezilerini başka zaman yapabilirler. Eğer gerçek tebliğden bahsediyorsak, o paralarla Hocalı’da esir düşmüş, olayın içinde olan yaşamış adamlar gönderilmelidir, onlar canlı tarihtirler. İkinci Dünya Savaşında, Almanlara esir düşmüş, Auşvits esir kamplarına düşmüş adamlardan sağ kalanlar, şimdi 90 yaşından büyükler lakin Yahudiler yine de konferanslara o adamları gönderirler. Başka milletten öğrenmekten ne olur ki?

– Ermenilerin yıllar boyu ‘’Büyük Ermenistan’’ kurmak hayalini nasıl değerlendiriyorsunuz?

‘’Tigranizm Hocalı’da’’ kitabım, sizin bu sorunuzun tam cevabıdır. Elbette ki, olumlu bakmıyorum! Fırsat buldukça, Rus’un, Fars’ın koltuğuna girip, Türk’e ihanet ve yukarıda dediğimiz gibi, acımasızca soykırım yaparak kendilerine yer ettiler. Büyük diye diye, her seferinde bizden parça koparttılar. Rüya, asılsız demektir, hayal, esasa söylenir ve o esaslar etrafında planlar yaparsın. Ermeni rüyasını, ilk defa M.Ö 50-60. Yıllarında Roma İmparatoru Marsel, darmadağın etti. Ermeni kumandanı Tigran,

zayıfladığı anda Roma imparatorluğunun bir kısmını Ermeni devleti olarak adlandırdı. Marsel, onu, atının kuyruğuna bağlayıp, Avrupa’da sürükledi. Onun ölümü ile rüya, XIX asrın yirmili yıllarına kadar Ermeni’nin genetik hafızasında uyudu. Rus-İran savaşında, Ruslara aktif hizmeti sonucunda, 1828 yılında Nahçıvan ve İrevan Hanlıkları iptal edilip, İrevan kazası kuruldu ve bir yıl sonra idaresi Ermenilere verildi. Böylece de, bu yıl 100. yılını andığımız Azerbaycan soykırımının Bakü olaylarına sebep oldu. Onlar, Bakü’ye 1890 yılında, Bakü’de petrol çıktığında kalabalık olarak geldiler, sermaye koydular ve kısa zamanda Bakü’nün iktisadi ve siyasi hayatını idare etmeye başladılar. 1918 yılında Bakü Valisi Ermeni idi, Bakü petrol kurultayının rehberi Ermeni idi, Bolşevik partisinin rehberleri Lalayan ve S. Şaumyan Ermeni idi vs. Ermenilerde güçlü bir Makyavelizm anlayışı vardır, amaca ulaşmak için bütün yollar mubahtır, adam öldürmek ya da göz çıkarmak bile olsa fark etmez. Onlar, maksatlarını mukaddes sayarlar, ona ulaşacakları yollar, Ermeniler için mubahtır gayriinsani olsa bile… ‘’Büyük Ermenistan’’ rüyasına az kala, bütün Ermeniler hurra deyip yürürler, çünkü bu milletin bugüne kadar ne bir dâhisi, ne bir filozofu olmamıştır ki, onu millet gibi yetiştirip, terbiye etsin, ona komşu milletlerle insan gibi geçinmeyi aşılasın. Üzgünüm… Düşünün ki, Andronik Ozonyan’ı, Zori Balayan’ı, Ermeni milleti kendisinin aydını ve milli kahramanı sayıyor. Şimdi sen bu milletle handi dilde konuşacaksın?

– Soykırımın yüzüncü yılının arefesinde yalnız Türkiye ve Azerbaycan’da değil, dünyanın tüm ülkeleri, özellikle büyük devleti tarafından tanınması için neler yapılmalıdır?

Öncelikle şunu söyleyeyim, vatanla şaka olmaz, o, şahsiyet meselesidir. Yıldönümünden yıldönümüne uyanmak, çalışmak taraftarı değilim, bu Sovyet tefekkürüdür. Vatan, tarla gibidir. Orada iyi mahsul yetiştirmek istiyorsan, bu mahsul doğrudan senin vatanının daimi var olmasıdır. Nasıl ki, tarlada mahsulün gelişmesi için daima elin onun üstünde olur, ayrık otlarını çekip çıkarırsın, fırlatıp atarsın, böylece de toprağımızda irili ufaklı ne varsa fikirde ve işde hepsi temizlenir.

Vatan, babalarımızın bize yadigar bıraktığı, bugün bizim varlığımızı kanıtlayan, yarınsa evlatlarımızın yaşayacağı mekandır. Biz, bugünden yarına köprü rolünü oynarız. Yarın, biz fiziki olarak olmayacağız ama vatan var olacak, bizim varlığımızın aksi olacak… Vatan benim, sensin, bu yüzden de vatan konusunda ciddi olmak lazım.

Soykırımı öğreten hususi kurumlar kurulmalı, tarihçiler ve yazarlar, orada ortak çalışmalar yürütmeli, ortaya çıkan olgular edebi, sanatsal eserlerin bütün şekillerinde işlenip, ilk iş olarak dünya kamuoyuna anlatılmalıdır.

HABER HAKKINDA GÖRÜŞ BELİRT
POPÜLER FOTO GALERİLER
SON DAKİKA HABERLERİ
İLGİLİ HABERLER
SON DAKİKA