Yüzler, kimliklerimizin en sessiz ama en çok konuşan bölgesi. Bazen yaşanmışlıkları, bazen de hissettiklerimizi taşır. Dr. Sevgi Ekiyor, işte tam da bu noktada; estetik bilimi, sanatsal bir bakış açısıyla buluşturarak her yüzü biricik kimliğiyle yeniden yorumlayan bir hekim.

Onun yaklaşımı sadece yüzün biçimini değiştirmek değil; kişinin ifadesini, öz güvenini ve doğallığını koruyarak bir bütünlük yaratmak. Tıptan Sanata Uzanan Disiplinli Bir Yolculuk Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi mezunu olan Dr. Sevgi Ekiyor, hekimlik kariyerine acil servislerde başladı. Kısa sürede tıbbın sınırlarında estetikle kesişen yeni bir alan keşfetti: medikal estetik. 2015 yılında bu alana yönelmesiyle birlikte klasik hekimliğin ötesine geçerek, yüz estetiğine bambaşka bir bakış açısı kazandırdı. “Kişinin yüzünde bir işlem yaparken yalnızca orantılarla değil, duygularla da ilgileniyorsunuz. Bu sebeple estetik, bana göre sadece tıbbi bir disiplini değil; aynı zamanda bir sanat dalı.” Yüz Mimarisi Sanatı Dr. Ekiyor’un klinik yaklaşımı yüzü bir mimari yapı gibi ele almak üzerine kurulu. Her bireyin yüzündeki oranları, mimikleri, kas yapısı ve yaşlanma izleri farklı olduğu için uygulamalar da aynı oranda kişiselleştiriliyor. “Her yüz, kendi içinde bir denge taşır. Estetik uygulamalarla bu dengeyi bozmadan, hatta daha da güçlendirerek çalışmak gerekir. Dolgular ya da botoks gibi müdahaleler, bilinçsizce yapıldığında kişiyi bir kalıba sokabilir. Oysa ben tam tersine, kişinin karakterini bozmadan doğallığını vurgulamak istiyorum.”

İnovasyonun Estetikteki Yeri: Son yıllarda medikal estetikte büyük bir dönüşüm yaşanıyor. Artık yalnızca hacim kazandıran ya da kırışıklık açan yöntemler değil; hücresel düzeyde yenilenmeyi hedefleyen tedaviler öne çıkıyor. Dr. Ekiyor’un klinik pratiğinde bu alandaki gelişmeleri birebir takip ettiğini görmek mümkün. “Exosome tedavileri, cilt yenilenmesinde çığır açtı. Hücreler arası iletişimi düzenleyerek kolajen üretimini tetikliyor, cilde bambaşka bir canlılık katıyor. Özellikle lekeli, yorgun ve yaş alma belirtileri gösteren ciltlerde etkisi çok güçlü. Bunun yanı sıra BBL (BroadBand Light) gibi ışık bazlı sistemlerle de cildin alt katmanlarını hedefleyerek gerçek bir dönüşüm sağlıyoruz.” Bu uygulamaların ortak noktası, yalnızca yüzeysel iyileşme değil, hücresel düzeyde sağlık ve gençlik sağlamak. Ve Dr. Ekiyor’a göre bu, geleceğin estetik anlayışının temeli olacak. Doğallığın Altını Çizen Bir Estetik Felsefesi Estetik uygulamalara yaklaşımı sadece teknik değil; aynı zamanda felsefi. Dr. Ekiyor’un sıkça vurguladığı kavram “doğallık.” “Uygulama yüzle o kadar bütünleşmeli ki işlem yapıldığını kimse fark etmemeli. Danışan kendine aynada baktığında, ‘çok güzelleştim’ değil; ‘kendimi çok iyi hissediyorum’ demeli. Estetik müdahale hissedilmeden, kişinin kendi en iyi versiyonu açığa çıkarılmalı.” Bu nedenle Dr. Ekiyor, her uygulamaya başlamadan önce uzun bir analiz süreci yürütüyor. Yaş, yaşam tarzı, mimik kullanımı, cilt tipi gibi unsurlar planlamanın ayrılmaz parçaları. Sırf bir bölgede hacim kaybı var diye oraya dolgu yapılmıyor; o hacim kaybının yüzdeki genel ifadeye etkisi analiz edilerek karar veriliyor. Estetikle Güveni İnşa Etmek Dr. Ekiyor’un medikal estetiğe yüklediği anlam, güzelliğin çok ötesinde. Onun için her uygulama, kişisel bir dönüşüm süreci. Özgüven kazanımı, yaşam kalitesinin artması, sosyal ilişkilerde güçlenme gibi pek çok olumlu sonuç beraberinde geliyor. “Bazen yalnızca göz çevresi tazelediğinizde bile danışanın enerjisi, yaşam duruşu değişiyor. Bu yüzden medikal estetik yalnızca ‘güzel görünmek’ değildir. Daha iyi hissetmek, kendini yeniden tanımaktır.” Geleceğin Estetik Pratiği: Bilim, Sanat ve Etik Denge Dr. Sevgi Ekiyor, gelecekte estetik uygulamaların çok daha bilimsel, hücresel ve kişiye özel bir yöne evrileceğini düşünüyor. Ancak bu sürecin merkezinde her zaman etik ilkeler ve sanatsal bakış açısı olmalı diyor. “Benim için önemli olan şey, bir prosedürün popüler olması değil; bilimsel karşılığı, uzun vadeli etkisi ve kişinin doğallığına ne kattığıdır. Bugün artık insanların yüzünde iz bırakmak değil, izleri hafifletmek gerekiyor. En güzel işlem, anlaşılmayan ama fark edilen uygulamadır.”

Av. Nilgün Karabacak’tan: “Küreselleşme Çağında Hukuk Mesleğinin Dönüşümü”