Şanlıurfa Aile Hekimleri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Harun Mesut Atmacaoğlu, son zamanlarda aşı konusundaki çıkartılan spekülasyonların gerçeği yansıtmadığını söyledi.

Aşı çalışmalarının ilk olarak sağlık çalışanlarına uygulandığını ve aşının koruyuculuk özelliğinin yüksek oranda olduğuna dikkat çeken Şanlıurfa Aile Hekimleri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Harun Mesut Atmacaoğlu, vatandaşların aşı çalışmasına katılmasının toplum sağlığı açısından önemli rol üslendiğine dikkat çekti.

İlk olarak, aile hekimleri ve sağlık çalışanlarının aşılanmasına başlandığını söyleyen Şanlıurfa Aile Hekimleri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Harun Mesut Atmacaoğlu, kendisine yapılan aşı fotoğrafını paylaşarak vatandaşların herhangi bir endişeye kapılmamaları gerektiğinin altını çizdi.

Covid-19 salgınının bütün dünyaya yayılarak pandemi yapmasının üzerinden 13 ay geçtiğini ve Ülkemizde görünen ilk vakanın üzerinden ise yaklaşık 10 ay geçtiğini söyleyen ŞUAHED Başkanı Dr. Atmacaoğlu şunları söyledi; “ Birçok insanımız bu hastalıktan dolayı vefat ederken resmi kayıtlara göre 2 milyon 380 bin 665 vatandaşımız bu hastalığa yakalandı. Birçok kısıtlama tedbirlerinin yanı sıra adeta birbirimize yaklaşmaktan çekinir olduk. Neyse ki artık bir umut ışığı yandı ve Covid aşısı ülkemizde de yapılmaya başlandı. Elbette hepimizin aklında bu aşıyla ilgili birçok soru var. Bir yıl gibi kısa bir süre içerisinde aşının üretilip, uygulanmaya başlaması alışık olduğumuz bir durum değil. Fakat olağanüstü dönemlerin olağanüstü şartları oluyor.

Ülkemizde uygulanan aşının (bana da yapılan aşı) Çin’de üretilmesi bir çok vatandaşımızı düşündürse de benim için bunun çok da bir önemi yok. Çünkü aşıyı üreten ülkeye değil de üretim şekline ve teknolojisine bakıyorum. Çin’de üretilen ve ülkemizde uygulanan aşı inaktif yani ölü aşıdır. Covid-19 virüsü çoğaltılıp, öldürülüyor ve çoğalma özelliğini kaybetmiş olan mikrop vücudumuza aşı aracılığıyla giriyor. Bunun sonucunda artık zarar verme ihtimali kalmamış (çoğalma özelliğini kaybettiği için) olan bu mikrobu vücudumuz tanıyor ve ona karşı antikor üreterek bağışıklık yanıt oluşturuyor. Canlı mikropla (Covid-19) karşılaştığımızda bağışıklık (savunma) sistemimiz hazır olduğundan antikorlarımız (vücudun savunma askerleri) virüse saldırıyor ve hastalıktan korunmamızı sağlıyor. Böylece Corona hastalığına yakalanma ihtimaliz azalıyor ve (yeteri kadar antikor oluşmamış ise)  hastalığa yakalansak bile ağır geçirme ihtimalimiz çok ama çok azalıyor. Bu nedenle aşı bizim için çok büyük bir umut ışığı.

Aşının vereceği zararlar konusunda gelen sorulara şu şekilde cevap veriyorum; Evet aşının ne yapacağını yüzde yüz bilmiyoruz ama şunu biliyoruz ki Corona hastalığı, aşının yapma ihtimali olan ağrıdan bin kat daha fazla ağrı yapacaktır. Corona hastalığı, aşının yapma ihtimali olan halsizlikten bin kat daha fazla halsizlik yapacaktır. Yani bir tarafta virüsün öldürülmüş zararsız hali (aşı) var, diğer tarafta dünyayı kasıp kavuran, milyonlarca insanın ölümüne neden olan, çoğalma yeteneğine sahip canlı virüs var. Bu açıdan bakınca karar vermek benim için çok basit oluyor.

Duruşma ambulans şoförü Gıyasettin’in itiraflarıyla başladı!

14 Ocak 2021 tarihinde aşı oldum ve aşı neredeyse hiç acı vermedi. Her yıl grip aşısı olan biri olarak kıyaslayacak olursam grip aşısından çok daha az ağrı yapıyor. Aşı sonrasında bende hiç bir yan etki oluşmadı.

Bence üzerinde durulması gereken asıl konu yeterli aşı sayısına ulaşabilecek miyiz? Şu an için ülkemize geldiği açıklanan 3 milyon doz aşı çok yetersiz bir sayı. Salgını durdurabilmek için nüfusun yaklaşık yüzde altmışı, hastalığı bitirebilmek için ise nüfusun yaklaşık yüzde doksanının aşılanması gerekmektedir. Bu oranlara ulaşabilecek aşının en kısa sürede ülkemize getirilmesini ve iyi organize edilmiş aşılama planı yapılarak, vaka sayılarını tekrar arttırmadan bu hastalıktan kurtulmayı umuyorum.” şeklinde konuştu.

Haber: Bülent KARACA