TBMM Genel Kurulu, Meclis Başkanı Mustafa Şentop başkanlığında, TBMM’nin açılışının 100. yılı ile 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı dolayısıyla özel gündemle toplandı.
TBMM Başkanı Şentop açılış konuşmasını gerçekleştirdi. Şentop’un konuşması şöyle:
“Yüreğinde Türkiye sevgisi bulunan bütün dostlarımıza kutlu olsun”
Bugün Millî değerimiz olan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’mızı kutlamak ve Yüce Meclîsimizin kuruluşunun 100. Yıldönümünü idrak etmek amacıyla bir araya gelmiş bulunuyoruz.
Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı ve Türkiye Büyük Millet Meclisimizin 100. açılış yıldönümü milletimize, soydaş ve akraba topluluklara ve yüreğinde Türkiye sevgisi bulunan bütün dostlarımıza kutlu olsun.
Sözlerimin hemen başında bir hususu ifade etmeyi lüzumlu görüyorum. Görüldüğü üzere bugün hem bu salonda, hem binanın dışında sınırlı bir topluluk ile birlikteyiz. Aslında niyetimiz ve hazırlığımız, bu bayramı ve yıldönümünü meydanlarda, milyonlarca vatandaşımızla birlikte kutlamaktı. Fakat, ülkemizi de etkileyen küresel salgın sebebiyle katılımı sınırlandırmak, bu kutlu yıldönümü için planladığımız etkinlikleri ileri bir tarihe ertelemek zorunda kaldık.
İnşallah, bir süre sonra bu zorluğun da üstesinden gelecek ve bu yıl içerisinde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılışının 100’üncü yıldönümünü planladığımız kapsamlı ve yoğun etkinliklerle kutlayacağız.
Bugün, milletimizin her bir ferdinin göğsünü kabartacak ve yarına daha umutla bakmasını sağlayacak büyük ve önemli bir gündür. Bugünü büyük ve önemli kılan, bundan tam yüz yıl önce ve tam da bu saatlerde açılışı yapılan Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni inşa eden ceht, gayret ve mânâdır.
100 yıl önce vatan ilhak ve işgal, milletimiz esir olmak tehdidi ile karşı karşıyaydı. Büyük kayıplarla ve mağlup olarak çıktığımız Birinci Dünya Savaşı’nın sonucunda milletimiz, son hürriyet kalesi olan Anadolu’dan da sürülüp çıkarılmak istenmekteydi. Türkiye, ordusu terhis edilmiş ve silahlarına el konulmuş, başşehri işgal edilmiş, Meclis’i dağıtılmış ve iktisaden çökertilmiş bir manzara arz ediyordu. 19 Mayıs 1919’da Gazi Mustafa Kemal Paşa, Samsun’a çıktığında görünen tablo buydu.
Fakat, istilacıların ve haysiyetlerini hırslarına kurban etmiş işbirlikçilerin hesaplayamadıkları husus, tarihi şeref levhalarıyla ve başarılarla dolu aziz milletimizin esarete boyun eğmeyen tabiatı ve manevî kuvvetiydi. Bu tabiatı bilen ve o manevî kuvvetin farkında olanlar, şartların umut kırıcı ve boğucu görünmesine aldırmadan kısa sürede bütün vatan sathını saracak olan Millî Mücadele meş’alesini yaktılar. O meş’aleyi yakan kadronun önderi ve Millî Mücadelenin Başkomutanı Gazi Paşa şöyle demekteydi, “Yemin ederek sizi temin ederim ki, bizim milletimizin manevî kuvveti, bütün milletlerin manevî kuvvetinden üstündür”.
Milletimizin gayret ve cesaretiyle Samsun’dan başlayıp Amasya, Erzurum, Sivas ve nihayet Ankara duraklarından geçerek dalga dalga bütün vatan sathına yayılan, ‘ya istiklâl, ya ölüm’ şiarına bürünerek topyekûn bir dirilişe dönüşen Millî Mücadele, bugün idrak ettiğimiz yıldönümünün temelini teşkil etmektedir.
“Gazi Meclisi’miz, Milli Mücadele’nin sonucu değil, bizzat merkezi ve karargahıdır”
Bütün aşamalarıyla birlikte Millî Mücadele’yi geçmişe ait bir hatıradan ibaret görmek doğru değildir. Samsun’da başlayıp İzmir’de zaferle neticelenen Millî Mücadele, tarihin belli bir döneminde başlayıp bitmiş bir süreç değil; istiklâl-i tam yolunda kesintisiz ve kararlı davranmayı zorunlu kılan şuurun adıdır.
kaynak:TRT HABER